Makaleler

“Üç Güzeli” Aramak: İktisat ve Sanat1 – Hüseyin Özel

40,00

Ercan Eren, İktisat ve Toplum Dergisi’nde yayınlanan “‘Techne’, Sanat ve İktisat” başlıklı yazısında (Eren, 2018), iktisatçıların sık sık döndükleri bir tartışmaya, yani iktisadın bir bilim mi yoksa sanat mı olduğu tartışmasına yeni bir ışık tutuyor.1 Ne var ki okuduğunuz bu yazı, Ercan Eren’in yazısına bir yanıt niteliğinde değil; hatta iktisadın bir bilim olup olmadığı sorunu da yazının kapsamı dışında kalıyor. Bu yazıda, aslında böyle bir sorunun çok da önemli olmadığı, ancak belki de iktisat teorilerinin, değerlendirme ölçütleri bakımından, pekâlâ birer sanat yapıtı olarak değerlendirilebileceği düşüncesi tartışılmaktadır. Başka deyişle, özellikle yeni teoriler ortaya atan iktisatçılar, birer sanatçı ya da en azından “zanaatkârlar” olarak değerlendirilebilirler. Bu düşünce, büyük ölçüde, ünlü sanat tarihçisi Ernst Gombrich’in “’Sanat diye bir şey yoktur aslında. Yalnızca  sanatçılar vardır” (Gombrich, 1997: 15) savından esinleniyor. Bu savın, ünlü iktisatçı Jacob Viner’e atfedilen “iktisat, iktisatçıların yaptığı şeydir” sözünü temellendirmek için kullanılabilme olanağı, yazının yanıt aradığı bir sorun. Viner’ın sözü, bir totoloji olmanın ötesinde, “büyük” iktisatçıların ortaya attıkları iktisat teorilerini değerlendirirken “bilimsel” ölçütlerin yeterli olmayabileceğini, çünkü bu tür teorilerin, yerleşik kurallara dayanarak değerlendirilmesinin eksik olacağı gibi bir olasılığı da içermektedir. Başka deyişle, sanat yapıtlarının değerlendirilmesinde kullanılan, zarafet, açıklık ve güzellik gibi “platonik” diyebileceğimiz ölçütler de teorilerin değerlendirilmesi bakımından önemli olabilir; hatta örneğin genel denge teorisi gibi kimi önemli teorilerin hem “metafizik” temelleri bakımından, hem de sunumları bakımından, daha çok bu türden “sanatsal” ölçülere dayanılarak değerlendirildiği bile söylenebilir. Bu durumda, böylesi platonik ölçülerden kaçmak yerine, bunların bilinçli kullanımı, önümüze yeni fırsatlar ve yollar bile açabilir; çünkü yalnızca pozitivist düşüncenin savunduğu türden deneyci (ampirik) ölçütlerin kullanılması, iktisadı “deli gömleğine” sıkıştıran, onun zenginliğini kısıtlayan bir engel gibi görünmektedir. Bu yüzden önce, iktisadın neden bir “bilim” olarak görüldüğü ele alınacak, sonra da bir “sanat” biçimi olarak iktisadın kimi özelliklerine değinilecektir.

Ek bilgi

Sayı

İktisat ve Toplum Dergisi 122

SAYFA ARALIĞI

4 – 14