Ek bilgi
SAYI | 144 |
---|---|
SAYFA ARALIĞI | 61-70 |
₺15,00
Türkiye’de çok geniş bir seçmen kitlesinin, la-ahlaki bireyselci/evcil kültür içinde yaşaması ve düşünmesi, vergi hesabı yapamaması ve ödediği verginin hesabını bile bilmemesi, seçtiği temsilcinin patronu olması dolayısıyla ondan hesap sormayı da tahayyül edememesi sonucunda siyasal yolsuzluk algısı fevkalade değişik bir içeriğe bürünmektedir.
Giriş
Siyasal hayatımızda zaman zaman yolsuzluk iddialarının ciddi boyutlarda gündeme geldiğini, medya, basın, sosyal medya ve toplumsal yaşantıda epeyce konuşulduğunu ama ne siyaset erbabının ne de seçmenin siyasal davranışına ve özellikle seçimlere pek de etki etmediğini biliyoruz. Sahip oldukları siyasal mevki ve yetkileri kullanarak kendine veya yakınlarına yarar sağlayan bakan, milletvekili, yüksek bürokrat vb. kişilerin ender olarak istifa ettiklerini, ciddi hukuki soruşturma veya kovuşturmaya uğradıklarını, yine her zaman siyasal kariyerlerinin akamete uğramadığını da biliyoruz. Oysa, birkaç ay önce yanılarak kamusal harcamalar için kullanılmak üzere kendisine verilen kredi kartını bir çikolata almak için kullanan İsveç Maliye Bakanı Mona Sahlin’in, soruşturulduğunu, suçlu bulunmamasına karşın görevinden istifa ettiğini okumuştuk. Bu büyük fark neden kaynaklanıyor? Niye ülkemizde siyasal yolsuzluk oldukça yaygın bir sorun olarak gündeme bütün ağırlığıyla oturduğu halde pek bir siyasal etkisi olmazken, Avrupa’nın batı ve kuzeyi, Kuzey Amerika, Avustralya ve Yeni Zelanda dahil Asya’nın doğusunda siyasette çok etkili sonuçları olabiliyor?
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.