Ek bilgi
SAYI | 134 |
---|---|
SAYFA ARALIĞI | 24-28 |
₺25,00
AB, gerek Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi kontrol edebilmek, gerekse mülteciler konusunda oynamasını istediği, tabiri caizse “kapı bekçisi” rolünü oynamaya devam etmesini sağlayabilmek için Türkiye üzerinde bir baskı/yaptırım gücüne sahip olmak istemektedir.
Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin artık iyice şekil değiştirdiği herkesin malumu. Türkiye, AB üyeliğine aday olmanın çok uzağında olduğu gibi, AB için artık ne stratejik, ne de normal bir ortak. AB’nin gözünde Türkiye, artık evrensel değerlerden uzaklaşmış, dış politikada ne yapacağı öngörülemeyen, güvenilmeyen ve kontrol altında tutulması gereken bir komşu ülke. Öyle ki Avrupa Komisyonu’nun kurumsal yapısında yapılan son değişiklikten sonra Türkiye artık Tunus, Fas, Cezayir gibi AB’nin güney komşularıyla aynı grupta yer alıyor. Anlaşılan o ki Türkiye, Doğu Akdeniz’de istikrarı bozucu bir eylemde bulunmaz ve bir türlü adil bir mülteci politikası geliştiremeyen, mültecilerin dağılımı konusunda dayanışma gösteremeyen AB tarafından istenmeyen mültecileri tutmaya devam ederse, en azından AB liderleri nezdinde “makbul bir komşu” statüsünü koruyacak, aksi takdirde geçtiğimiz Mart ayında yapılan AB liderler zirvesinde gündeme gelen yaptırımlar uygulamaya konulabilecek.
SAYI | 134 |
---|---|
SAYFA ARALIĞI | 24-28 |