Ek bilgi
SAYI | 153 |
---|---|
SAYFA ARALIĞI | 35-43 |
₺25,00
Editörümüz Ömer Faruk Çolak’ın Sosyal Bilimciler Konuşuyor köşesinde bu ayki konuğu University of Southern California’dan Ayşe İmrohoroğlu.
Ayşe Hocam, öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkürler. Biz asistanken sizin makaleleriniz bizim için çok değerliydi. Gurur duyardık, kim bu Ayşe İmrohoroğlu derdik. Yıllar sonra sizinle birlikte olmak açıkçası benim için kıvanç verici. Siz uzun yıllardır yurt dışında yaşıyorsunuz ama lisansınız ODTÜ’den. Dolayısıyla hem genç akademisyenlere hem de öğrencilerimize örnek olsun diye, eğitim sürecinizi liseden, hatta istiyorsanız daha geriden başlayarak bize anlatırsanız çok sevinirim.
▶ Ayşe İmrohoroğlu: Çok teşekkürler. Davetiniz için de çok teşekkür ederim. Bu sayede sizinle de tanışmış olduğum için çok memnunum. Ben Ankaralıyım, üçüncü sınıftan itibaren Ankara Koleji, sonra lise, sonra ODTÜ Ekonomi’ye girdim; hatta birkaç kız arkadaş hep birlikte girdik. Girdiğimiz sene dokuz ay boykot oldu. Sonraki seneler hep yazları okuduk. ODTÜ’yü çok severek ve çok şey öğrendiğimi düşünerek bitirdim. Çok değerli hocalarımız oldu. Haluk Kasnakoğlu, Zehra Kasnakoğlu ileride ne yapmamız gerektiği açısından çok yol gösterdiler.
Sonra 82’de Minnesota’da doktora programına başladım. Aslında ben akademisyen olmayı düşünmüş birisi değildim doğrusu. Daha çok, gerçek bir iş yapayım ümidindeydim. İnşaat mühendisi olsanız bina yapıyorsunuz, elle tutulur bir şey oluyor falan; akademisyenlik sanki çok daha soyut bir kavram gibi gelirdi. Fakat sonradan şahane bir şey olduğunu anladım. Şu anda en sevdiğim, en ilginç bulduğum işlerden birisi. Çünkü ilk başta akademisyen olmak sadece ders vermek gibi geliyordu. Meğerse akademisyen olmanın esas kısmı araştırma yapmakmış. Ve o şahane bir şey! Aklınıza bir konu geliyor, ben bunu araştırayım diyorsunuz; Özellikle Amerika’da size bir sürü kaynak veriyorlar, gidin bunu araştırın diyorlar. Kimse bu konu saçma, araştırılmaz demiyor.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.