Ek bilgi
SAYI | İktisat ve Toplum Dergisi 120 |
---|---|
SAYFA ARALIĞI | 42 – 53 |
₺10,00
Demokratik kapitalizm tehdit altında mı? Bu soru, günümüz sosyal bilimcilerini en çok meşgul eden konuların başında geliyor. Uluslararası ekonomi politik perspektifinden bakıldığında da küresel güç geçişleri ve “liberal uluslararası düzenin geleceği” günümüzün “büyük sorusu” olarak öne çıkıyor. Liberal uluslararası düzen, demokratik kapitalizmin kurucu unsurları olan liberal demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi ile kural-temelli çok-taraflılık ekseninde şekillenen kurumlar, normlar ve hiyerarşik ilişkiler ağı olarak kavramsallaştırılabilir.1 Ancak, Robert Gilpin’in vurguladığı üzere, hiçbir ekonomik düzen başat bir siyasi otoriteye dayanmadan ortaya çıkamaz ve ayakta kalamaz.2 Bu açıdan liberal uluslararası düzen de kendiliğinden oluşmadı; Amerikan hegemonyası altında –ABD’nin maddi gücü, normatif tercihleri ve zor kullanma kapasitesine göre– şekillenerek, Soğuk Savaş sonrasında küresel geçerlilik kazandı. Liberal demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi toplumsal refaha giden başlıca yol kabul edildi. Fakat, Amerikan hegemonyası, Soğuk Savaş sonrası dönemde, kısa süren tek kutuplu dengenin bozulmasıyla gerilemeye başladı. ABD, her ne kadar küresel sistemin en güçlü devleti olmaya devam etse de göreli olarak artık eski güç kapasitesine sahip değil. Özellikle Çin’in son otuz yılda ortalama yüzde 10 gibi etkileyici bir büyüme performansı sergilemesi, Batıdışı ekonomilerin başta BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ülkeleri olmak üzere artan gücü, diğer taraftan ABD’nin başını çektiği demokratik kapitalist modelin 2008 sonrası dönemde giderek akut hale gelen performans krizi, hegemonik güç geçişleri ve liberal uluslararası düzenin geleceği tartışmasına ivme kazandırdı.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.