Makaleler

Yeni Ekonomik Model: Sonu Belli Bir Macera – Semih Tümen

25,00

 Kurdaki değer kaybı sektörel ihracat miktarlarında marjinal bazı avantajlar sağlasa da para biriminin uzun vadeli olarak değersizleşmesi ihracat kalitesini azaltarak üretim yapısını da olumsuz etkiliyor.

 “Yeni Ekonomik Model” 2021 yılının Ekim ayından itibaren yüksek sesle dile getirilmeye başlanan ve günün şartlarına göre yetkililer tarafından tanımı sıkça değiştirilse de esasen üretim, ihracat, yatırım ve istihdam artışını hedefleyen, sıcak para olarak adlandırılan yurt dışından kısa/orta vadeli portföy girişlerini büyük ölçüde dışlayan, yerli üretimin özendirilmesini esas alan bir “model”. Çok güçlü varsayımlara dayanan bu modelin merkezinde uzun vadede cari işlemler hesabının kalıcı olarak fazla vermesi umudu var. Böylece sıcak paraya ihtiyaç azalacak ve döviz kuru kontrolünü sağlamak için sıkı para politikası uygulanmasına gerek kalmayacak; faizler düşecek, reel ekonomi desteklenecek, büyüme sağlanacak. Türk lirasının son dönemde olması gerekenden değerli olduğu, bir miktar değersizleşmesi gerektiği, bunun da ihracatı artırıp ithalatı azaltarak cari hesabı iyileştireceği vurgusu da modelin bir parçası gibi duruyor.1 Bir yandan da bunun “heterodoks” bir politika bileşimi olduğu iletişimi resmi olarak yapılıyor. Hatta bir ara “Çin modeli” olduğu bile söylendi. Yeni ekonomik modelin, içeriği itibarıyla ise planlama dönemi iktisadı ile katılım finansı sisteminin bir bileşimini andırdığını ve ortodoks para politikası araç ve söylemlerini tümüyle göz ardı ettiğini söylemek mümkün. Bu da “piyasa dostu” bir model olmadığını düşündürüyor. Söylemlere bakılırsa tüm makro değişkenlerin aynı anda devlet eliyle belirlenebileceği varsayılıyor. Ayrıca, modelin uygulama zamanlaması olarak tüm dünyada enflasyon sorununun belirginleştiği ve merkez bankalarının sıkılaştırıcı adımlar attığı bir dönemin seçilmesi arka plandaki stratejinin tutarlılığını da sorgulatıyor. 

Ek bilgi

SAYI

135

SAYFA ARALIĞI

7-13