Makaleler

Türkiye’de Kârlar ve Kârlılık – Alper Duman

25,00

 Türkiye ekonomisi ne yazık ki çalışanlar için bir cehennem, sermayedarlar için bir cennettir. 

 Geçen yazımızda birincil bölüşüm ilişkilerinden birini, patron ve çalışan arasındaki bölüşüm ilişkisinin en önemli parametresi olan ücreti, daha doğrusu Türkiye ekonomisi için neredeyse medyan ücret olan asgari ücret çapa alınarak yapılan ücret hırsızlığını incelemiştik. Bu yazımızda yine aynı ilişkide kâr parametresine odaklanacağız. 

2021 yılında ve 2022 yılının ilk yarısında şirketlerin kâr rekorları kırdığını yazılı ve görsel basından takip edebiliyoruz. Kâr ve kârlılığın kapitalist ekonomiler için hayati meseleler olduğu da açıktır. Sonuçta kapitalist ekonomide üretim ve satış kâr için yapılır, yatırımlar kârlılıkla şekillenir. Ceteris paribus, özellikle de verimlilik aynı kalmak üzere, kâr ile ücret arasında negatif bir ilişki vardır. 

Kârlar hakkında bilgi edinmek istediğinizde, özellikle firma temelli verileri öğrenmek istediğinizde birkaç yüz firma dışında (borsada olanlar ya da çeşitli anketlere katılanlar istisna) büyük bir boşlukla karşılaşırsınız. Oysa 2011 yılında tasarlanan ama 2012 yılında yürürlüğe girdiğinde kadük bırakılan yeni Ticaret Kanunu belirli büyüklükteki tüm firmaların bağımsız denetimden geçmiş bilanço ve gelir tablolarının web sitelerinde yayınlanmasını zorunlu kılmıştı.

Ek bilgi

SAYI

141

SAYFA ARALIĞI

25-32