Ek bilgi
SAYI | 152 |
---|---|
SAYFA ARALIĞI | 21-31 |
₺15,00
Editörümüz Ömer Faruk Çolak’ın Sosyal Bilimciler Konuşuyor köşesinde bu ayki konuğu University of Minnesota’dan Fatih Güvenen.
Özgeçmişinize ve yazılarınıza baktığımda görüyorum ki son yıllarda daha çok eşitsizlik ve toplumsal cinsiyet üzerine çalışıyorsunuz. Ama buralara girmeden önce, lütfen bize bu noktaya gelene kadar yaşamınızdaki evreleri anlatınız. Özgeçmişinizi akademisyenlerimize, genç iktisat öğrencilerine sunalım; onlar için kılavuz olabilir.
▶ Fatih Güvenen: Tabii, memnuniyetle. Ben liseyi Ankara Fen Lisesinde okudum.
Sizin bahsettiğiniz gibi Ankara’yla bağlantım ta lise dönemlerine gidiyor. Ankara Fen Lisesinden sonra o zamanlar Türkiye’de sınav sisteminde iyi bir öğrenci iseniz yukarıdan aşağıya okulları sırayla diziyordunuz. Yani insanlar çok fazla ben şu kariyeri seçeceğim, bu kariyeri seçeceğim, gibi karar vermiyorlardı işin doğrusu. Hangi okul en iyi ise oraya gitmeye çalışıyordunuz. Bizim zamanımızda da en iyisi Bilkent elektronik, Boğaziçi elektronik mühendisliğiydi. Biz de onu yazdık hasbelkader. Benim aslında ortaokul ve lise yıllarında en büyük hayalim fizikçi olmaktı. Fakat onu yazamadım çünkü biliyorsunuz elektronik ve fizik arasında çok büyük puan farkı vardı. Ben fizik yazacağım deyince çevreden öyle büyük bir tepki geldi ki, anladım ki çok garip görülen bir seçim, dolayısıyla elektronik yazdık. Bilkent’e vardım, çok güzel bir Üniversite tabii o zamanlar Türkiye’de tek özel üniversite. Fakat bir türlü içime sinmedi, yani ben fizikçi olacağım, burada ne yapıyorum diye düşündüm. O sene okulu bıraktım yılın yarısında tekrar üniversite sınavına girdim. Boğaziçi fiziği kazandım fakat o sene yazın babam vefat etti.
▶ Sağ olun. Eş dost akrabalar dediler ki sen fizikçi olursan nasıl geçineceksin, üç tane kız kardeşin var, annen var, nasıl yardım edeceksin? Ben tekrar istemeye istemeye Bilkent elektroniğe geri döndüm.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.