Ek bilgi
SAYI | 127 |
---|---|
SAYFA ARALIĞI | 108-114 |
₺25,00
Sadece kendi tabiatının zorunluluğu ile var olan özgürdür. – Spinoza
Giriş
Özgürlük, ele alınacak problematiğe göre iki boyutta analiz edilebilecektir. Spinozyen kalıplar ve perspektif içinde ele alındığında “özgür şey”, “gerekli şey” ve “zorunlu şey”in tanımının yapılması önemli olacaktır. Bu durumda nedensellik ve madde kavramlarının önce ayırdına varılması, sonra birleştirilmesi gerekecektir. Devam edildiğinde, özgürlük bir yeti olarak ele alınmadan, bizzat özgür denen şey’e yönelinmesi gerekecektir; özgürlüğü tartışılacak şey’in tabiatına yönelinecektir.
Şey’in tabiatını tartışmak şey’in varlığını tartışmak demek olacaksa, bu şey’in gerçekliğini de tartışmak anlamına gelecektir. Bu, ardından bizi şeyin özgürlüğünün gereklilik ve zorunluluk ile ilişkisine getirip bırakacak ve problematiğin özüne taşıyacaktır; özgürlük ile özgürlüğün illüzyonu nasıl ayırt edilecektir?
Çünkü La Boétie’den(2015), Spinoza’ya, oradan Schopenhauer’e (2020), Feuerbach(1992), Marx’a ve mesela Orwell’de (2015), en azından öğrenilmiş olunmalıdır ki; gerçek kölelik zamanımızda görüntüdeki değil, onun içindeki özde yatmaktadır. Bunun tarihsel bilincinin oluşmaması, özgürlüğün illüzyonuna ve modern zamanların köleliğine teslim olunması sonucunu getirecektir. Bugün gelinen yer budur. Bu özgürlüğün hayaline ve bunun gerçek olduğu propagandasına teslim olunması ile mümkün olmaktadır. Modern zamanların narsisizminin egemenliği de bu bilinç karartmasında önemli rol oynayacaktır.
SAYI | 127 |
---|---|
SAYFA ARALIĞI | 108-114 |