Makaleler

İktisadın Demokrasiyle İmtihanı – Arda Tunca

40,00

Giriş

İktisat bir yönüyle “gerçekleşenleri açıklamakla” sorumludur. Bu sorumluluk, ekonomiyi değer yargılarından arındırılmış, nötr ve teknik bir analiz alanı olarak tasavvur etmektedir (Sen, 1987; Hausman ve McPherson, 2016). Günümüzün ekonomik krizleri ile demokratik sistemlerin dünya genelindeki gerileyişi bir arada düşünüldüğünde şu soru akla gelmektedir: İktisat yalnızca olanı mı açıklar, yoksa olması gerekene de işaret eder mi? Eğer işaret ediyorsa, bu normatif yönelim demokrasiyi destekleyen bir çerçeve mi sunmaktadır, yoksa demokrasiyi zayıflatan bir mantık mı üretmektedir?

Bugün karşı karşıya olduğumuz demokrasi erozyonunda, iktisat biliminin sorumluluğunu tartışmaktayız. Zira, iktisat teorisinin içinde barındırdığı normatif varsayımlar çoğu zaman açıkça tartışılmadan kabul görmektedir (Blaug, 1992). Bu varsayımlar, ideolojik etkiler altında şekillenmekte ve belirli bir dünya görüşünü yansıtmaktadır (Mirowski, 2002). İktisadın demokrasiyle kurduğu ilişki, yalnızca piyasa sonuçlarının teknik analizine indirgenemez. Bu ilişki, bir meşruiyet çerçevesi üretir (Heilbroner, 1999).

Ek bilgi

Sayı

İktisat ve Toplum Dergisi 176

Sayfa Aralığı

18-31