Zafer Toprak – İktisat tarihinin dar bir alana sokulmaması gerekir. Dal budak salan bir çalışma alanıdır. Çok değişik disiplinlerle birlikte varlığını sürdürür. Bu durum onu daha güçlü hale getirmiştir…
1920 ve 1930’larla ilgili ele alabileceğimiz o kadar çok değişik konular var ki kolay kolay tüketebileceğimiz bir alan değildir. Zaten kitabınızda arkadaşlarınızın işlediği konular bunu gösteriyor. Çok farklı alanlarda ilginç temalar bulmuşlar. Bu aslında alanın ne kadar verimli olduğunu da gösterir…
Bizim iktisat tarihinin en güçlü olduğu evre aslında iki dünya savaşı arasındaki dönemdir…
İktisat tarihi çalışmaları önü son derece açık bir alan. Umarım gençleri bu alanlara sevk edebiliriz. Gençler bu alanlarda somut ve özgün çalışmalar ortaya koyabilirler. İktisat tarihimiz de her geçen gün biraz daha zenginleşir daha geniş kitlelere ulaşır…
Şevket Pamuk – Tarihin büyük çoğunluğunda hem süreklilik hem de kopuş vardır. Ama tarihçiler olaylara incelerken kendi yorumlarını yapmak isterler. Onun için somut olaylara baktıklarında bazen süreklilik, bazen de kopuşları vurgularlar…
Osmanlıca kaynakları okuyabilenler imparatorluğun daha erken dönemlerini inceliyorlardı. Bu yüzden 19. yüzyılı çalışan iktisat tarihçilerinin sayıları sınırlı kaldı. Yeni kuşakta son otuz yıl içinde bu durum değişti. Osmanlı kaynaklarını, verilerini, sayılarını kullanan iktisat tarihçilerinin sayıları artmakta…
İktisat tarihi alanında tekrar bir canlanma başladı. Genç nesiller; hem tarihçilikten, hem sosyal bilimlerden gelenler Türkiye’de iktisat tarihçiliğine daha çok veri kullanarak, dünya literatürünü daha yakından izleyerek yeni bir canlanma getiriyorlar. Bu yüzden son dönemdeki çalışmaları oldukça önemsiyorum…