Ek bilgi
Sayı | 167 |
---|---|
Sayfa Aralığı | 142-151 |
₺40,00
The Economist (2009), modern çağda ilerlemenin sadece maddi gelişmelere odaklandığını, ancak ahlâki ilerlemenin bu gelişmelerle aynı hızda ilerlemediği belirtilir. Bilim ve iş dünyasındaki ilerlemelerin, insanlık için büyük potansiyeller taşıdığı, ancak bu ilerlemelerin insan doğasına zarar vermemesi için dikkatle yönetilmesi gerektiği vurgulanır. Huxley’in dünya liderlerinin, tüketimi teşvik ederek insanları uysal tutması örneği üzerinden, ilerlemenin etik açıdan yönlendirilmesinin gerekliliği ortaya konur. Bu, Huxley ve Orwell gibi yazarların distopik vizyonlarının gerçekleşmesinin önlenmesi için gereklidir. Bu bağlamda Erdoğan ve Uyan-Semerci (2020) içinde bulunduğumuz hakikat sonrası çağın önceki tartışmalardan hangi yönlerle farklılaştığı sorusunu sorar ve akıllı telefonlar başta olmak üzere tüm medya kanalları ile enformasyona erişimin belki de en fazla “demokratikleştiği” bir çağda nasıl bir açıdan karanlıklar içinde kalabildiğimizi düşünmeye iterler. Ne yalnızca “aklıyla” karar veren insan, ne üzerinde tamamen uzlaşılan güç ilişkilerinden bağımsız bir alan olarak “bilim”, ne de tümü ile kapsayıcı ve adaletli bir temsile dayanan bir yönetim biçimi olarak “demokrasi”nin varolduğunu belirtirler.
Sayı | 167 |
---|---|
Sayfa Aralığı | 142-151 |