Makaleler

İmparatorluklar ve Avrupa’nın Sömürgeleşmesi – Ergun Türkcan

40,00

 Eğer bir büyük güç, ne kadar eski ve saygın da olsa, başka bir güçten yardım isterse, sonun başlangıcında sayılır. 

 Giriş 

Bu yazının başlığı bile çok bilinmeyenli bir “tarih denklemiyle” karşı karşıya kaldığımızı ifade eder: Kara veya deniz imparatorluğu nedir, birbirlerinden nasıl ayrılırlar? Bir imparatorluğun dağılması veya çöküşü nasıl anlaşılır ve nasıl tarihlenir? Belki daha da önemlisi, ne zaman bir imparatorluğun, kara değil, özellikle bir deniz imparatorluğu olduğu anlaşılır? 

Eski ve klasik bir imparatorluğu ele alalım: Roma İmparatorluğu. Tüm Akdeniz ve hatta bir kısım Avrupa-Atlantik kıyılarına hâkim olmakla birlikte, bu yayılmasını deniz gücüne değil, karalarda hareket eden lejyonlarına borçludur. Tabii ki tüm Akdeniz adalarını, Grek ve Anadolu yarımadalarını hatta Britanya Adası’nı istila etmek; Kartaca’yla başa çıkmak ve Aktiyum Savaşı’nda, MÖ 31’de, Kleopatra’nın Mısır donanmasını dağıtmak belli bir denizcilik yeteneği-deneyi gerektirir. Bu yeteneği, imparatorluğa kattığı Grek halklarından almış olsa da, Akdeniz’in doğusu ve güney sahiline sahip olan Osmanlı gibi, hep kara imparatorluğu kalmıştır; Doğu Asya kıyılarına sahip Çin’in çok kısa bir süre dışında, içine kapalı bir kara imparatorluğu olarak kalması gibi… Vikingler ise doğuştan denizci bir kavim olup, ünlü knorr’larıyla (gemi, kayık) Kuzey Amerika’ya gitseler bile, ne klasik ne de modern bir devlet kuramamış ve yağmacılıkla geçinip (barbarians), diğer Avrupa halkları arasına karışmışlardır; bu bakımdan onları ele almıyoruz. 

Ek bilgi

SAYI

141

SAYFA ARALIĞI

86-102